İçinde bulunduğumuz sonbahar ayları ile birlikte kış yavaş yavaş yüzünü göstermeye başladı. Şu sıralar birçok kişi yorgunluk, halsizlik, depresyon ve soğuk algınlığı gibi sağlık problemleri yaşamakta. Peki havaların günden güne serinlediği bu günlerde vücudumuzu kışa nasıl hazırlamalıyız? İşte vücudunuzu serin havalara hazırlamak için almanız gereken önlemler.
Kahvaltı günün en önemli öğünüdür. Çünkü gece boyunca besin depolarımız azalır. Sağlıklı ve yeterli bir kahvaltı ile günlük enerji ihtiyacı karşılandığı gibi bağışıklık sistemi de desteklenir. Araştırmalar özellikle kış aylarında kahvaltı yapmayan kişilerin hastalıklara yakalanma riskinin fazla olduğunu göstermektedir. Ayrıca kahvaltı yapmamak kan şekeri dengelenmesini zorlaştırarak kaygı, tatlı isteği ve zihinsel bulanıklık yaratır. Bu durum gün içinde kortizol salınımına sebep olarak bağışıklık sistemini zayıflatır.
Mevsim geçişlerinde vücudumuz bu sürece alışmaya çalışır. Fakat hala eski alışkanlıklar devam ettiği için vücudumuz bu savaşı kaybedebilir. Bazı alışkanlıklara dikkat etmek ve vücudumuzu bu sürece entegre etmek ise bu savaşta galip gelmemizi sağlayabilir. Dikkat edilmesi gerekenlerin en başında kaliteli uyku yer alır. Mevsim geçişleri ile birlikte daha erken kararan hava metabolizmamızın yavaşlamasına neden olur. Tıpkı yaz aylarında olduğu gibi geç saatlere kadar uyanık kalmak halsizlik ve yorgunluğun artması demektir. Bununla birlikte bağışıklık sistemimiz de zayıflayacaktır. Bu yüzden sağlıklı, yeterli, düzenli bir şekilde teknolojik cihazların olmadığı, serin, sessiz ve karanlık bir odada yatmak oldukça önemlidir.
Birçok kişi havaların soğumasıyla birlikte su tüketimi azaltır. Fakat su tüketimini azaltma halsizlik, yorgunluk ve diğer sağlık problemlerini beraberinde getirebilir. Diğer bir yandan su tüketiminin az olması vücudun ödem tutmasına da neden olur. Bu nedenle kış aylarında istenmeyen kilolar meydana gelebilir. Bu yüzden ödemin ve diğer sağlık problemlerinin önüne geçmek için günde 2,5- 3 litre su tüketilmesi oldukça önemlidir. Eğer su tüketimi unutuluyorsa çeşitli aplikasyonlar kullanılabilir. Ayrıca kendinize özel bir su şişesini yanınızda bulundurmanız size su içmeyi hatırlatacaktır.
Mevsim geçişlerinde sıkça yaşanan sağlık problemlerinden bir tanesi de kabızlıktır. Burada önemli olan metabolizma hızına yardımcı olan sindirim sisteminin doğru bir şekilde çalışmasıdır. Bu doğrultuda bol su içilmeli, sıvı gıdalar tüketilmeli, bol bol hareket edilmeli, lif ağırlıklı tahıl, bakliyat, meyve ve sebze tüketilmeli, lokmalar iyice çiğnenmeli, kafein tüketiminden kaçınılmalı, tuvalet ihtiyacı ertelenmemelidir. Ayrıca süreç probiyotik bazlı gıdalar ve doktor tavsiyesiyle probiyotik takviyeyle desteklenebilir.
Antioksidan içeren besinler zararlı mikroorganizmalar ile mücadelede ve vücudumuza aldığımız zararlı maddelerin atılımında büyük öneme sahiptir. Bu doğrultuda mürver, siyah kuşüzümü, böğürtlen, çilek ve ahududu gibi meyveler; karnabahar, ıspanak, brokoli ve lahana gibi turpgiller, antioksidan içeriği bakımından zengindir.
Havalar serinlemeye başlarken gerek güneşin kendini yeterince göstermemesi gerek daha fazla evde vakit geçirilmesi D vitamininin yeterince alınmamasına neden olmaktadır. Bu doğrultuda birçok kişide depresyon, kemik ağrıları, halsizlik, kilo alma problemi gibi durumlar görülebilir. Bu yüzden en güçlü D vitamini kaynağı olan güneş, var olduğu sürece kaçırılmamalıdır. Günde en az 20- 30 dakika güneşe maruz kalınmalıdır. Bununla birlikte çilek, turunçgiller, kuşburnu, sebzeler, kayısı, havuç ve balık gibi D vitamini kaynakları da sıkça tüketilmelidir.
Stres insanın var olduğu ilk andan beri fayda sağlamıştır. Fakat bahsettiğimiz stres oldukça küçük oranlardadır. Küçük orandaki olan stres hem duygusal hem de biyolojik olarak hayatta kalmamızı sağlar. Örneğin aç kalma duygusu besin kaynağı bulmamız için bir nedendir. Fakat stres seviyesi büyüdüğü zaman vücutta yıkıma neden olur. Bu yüzden kış aylarında stres seviyesini azaltan hobiler edinmek, stres yaratan olaylardan uzak durmak oldukça önemlidir.
Güçlü bir antibiyotik olan sarımsak kükürt içeriği ile gıdalardaki lezzetli artırır. Ayrıca karaciğerdeki detoksifikasyonu etkili bir şekilde gerçekleştirir. Bu durum ise bağışıklık sistemini zayıflatan iltihaplanmalara karşı iyi bir önlemdir. Pişirildiğinde etkisini bir miktar kaybeden sarımsağın çiğ olarak tüketilmesi önerilir.