Bağışıklık Sistemimizi Serin Havalara Nasıl Hazırlamalıyız?
Vücudumuz var olan birçok değişikliğe uyum sağlamaya çalışır. Fakat ani değişimlerde bu süreci yaşam ve beslenme alışkanlıklarımız ile destekleyerek kusursuz kılmamız gerekir. Mevsim değerlerinin değiştiği, sıcaklıkların düşmeye başladığı zamanlarda vücudumuz hem fiziksel hem de ruhsal olarak bu süreçten etkilenebilir. Süreçten etkilenmesi stres, depresyon ve bağışıklık sisteminin zayıflaması ile kendini belli edebilir. Bu süreçte bağışıklık sisteminin desteklenmesi büyük öneme sahiptir. Bağışıklık sistemimizin yaşlı hücre yapılarını parçalayarak yenilerine yol açtığı, kontrolden çıkan hücreleri yok ettiği ve bizi enfeksiyona sebep olan bakterilerden, virüslerden ve mantarlardan koruduğu unutulmamalıdır. İşte bağışıklık sistemimizi serin havalara nasıl hazırlamalıyız sorusuna cevap olabilecek bazı öneriler.
Serin havalara hazırlık: Bağışıklık sistemi nasıl güçlendirilir?
Havaların serinlemeye başlamasıyla birlikte bağışıklık sistemi de zayıflayabilir. Bu durumun yaşanmaması için yaşam ve beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi büyük öneme sahiptir. İşte bağışıklık sisteminin zayıflamasını engellemek ve sistemi desteklemek için yapılabilecekler:
Beslenme: Bağışıklık sisteminin desteklenmesi hususunda beslenme büyük öneme sahiptir. Bu doğrultuda yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmek oldukça önemlidir. Her vitamin ve mineralin vücut işleyişimize ve bağışıklık sistemimize sayısız faydası bulunmaktadır. Fakat bir adım önde olanlar arasında çinko, beta karoten, E vitamini, C vitamini, D vitamini, B6 vitamini, Omega-3 yağları, magnezyum ve selenyum bulunmaktadır. Bunların yanı sıra araştırmalar probiyotik bazlı gıdalar ve doktor onayıyla kullanılabilecek probiyotik tabletlerin sindirim ve bağışıklık arasındaki güçlü bağdan dolayı bağışıklık sistemine iyi gelebileceğini göstermektedir. Beslenme süreci kadar beslenmeyi yararlı kılmak da önemlidir. Bu yüzden günde 2 bardaktan fazla kahve, gazlı içecekler, rafine şekerli gıdalar, işlenmiş gıdalar, aşırı yağlı gıdalar tüketilmemelidir. Özellikle kahvenin vitamin ve minerallerin emilimini zorlaştırabileceği unutulmamalıdır. Bunlar yerine taze meyve ve sebzeler, doğal gıdalar tüketilmelidir.
Egzersiz: Egzersiz bağışıklık sistemini destekleyen önemli bir adımdır. Çünkü egzersiz sırasında kaslarımızda mikro hasarlar meydana gelir. Bu hasarlar oldukça normaldir. Hasarlar vücut tarafından tekrar inşa edilirken ise bağışıklık hücreleri tekrardan aktive olacaktır. Diğer bir yandan vücuttaki kan dolaşımı hızlanacak, endorfin ve serotonin salınımı desteklenecek, stres oluşumu engellenecektir.
Kötü Alışkanlıklar: Kötü alışkanlıklar hayatın her döneminde genel sağlığı ve bağışıklık sistemi sağlığını olumsuz etkilemektedir. En fazla zarara neden olanlar arasında sigara ve alkol bulunmaktadır. Sigara ve alkol kullanımı vitamin ve minerallerin emilimini baskıladığı gibi atılımlarını da hızlandırmaktadır. Vitamin, minerallerin ve diğer besin öğelerinin oldukça önemli olduğu serin havalarda bu tarz kötü alışkanlıklar bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olacaktır.
Uyku: Bağışıklık sistemini güçlendirmenin önemli adımlarından biri de yeterli derecede uyumak ve dinlenmektir. Buna en güzel örnek yeterli oranda dinlenilmediğinde hastalıklara karşı savunmasız kalınmasıdır. Yeterli sürede uyunmadığı zaman vücuttaki stres hormonu artmaya başlar. Stres hormonu ise bağışıklık sistemi hücrelerini baskılar. Bu durum vücutta iltihap oluşumuna sebebiyet verebilir. Bu yüzden günde 7 ile 9 saat arası teknolojik cihazların olmadığı, serin, karanlık ve sessiz bir odada uyumak oldukça önemlidir.
Stres: Var olduğumuz ilk andan itibaren stres ile hayatta kaldık. Yani kısa süreli stres bizi her zaman hayata tutundurdu. Hem fiziksel hem de biyolojik olarak. Nasıl mı? Vücudumuzda oluşan kısa süreli stres, bağışıklık sistemi hücrelerini aktive eder. Fakat uzun süreli stres vücudumuzun yapım yerine yıkıma girmesine neden olur. Bu nedenle vücudumuz hastalıklara karşı savunmasız hale gelir ve bağışıklık sistemi zayıflar. Bu yüzden günlük hayatta stres yaratan olaylardan ve kişilerden uzak durulmalıdır. Dış ve iç dünya arasındaki dengeye önem verilmelidir. Sakin olmaya, meditasyon yapmaya, beslenmeye önem verilmelidir.