Probiyotik Mikroorganizmaların Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Etkileri
Bağışıklık sistemimiz yaşamımızın devamı için var olan, oldukça önemli bir sistemdir. Bu önemi bağışıklık sisteminin görevlerine baktığımız zaman açıkça görebiliriz. Bağışıklık sistemimiz; yaşlı hücreleri parçalar ve yenilerine yer açar, zararlı hücreleri yok eder, vücudumuzu mantar, virüs ve bakterilerden korur. Bağışıklık sistemimizin güçlü olması ise birçok etkene bağlıdır. Bunlar arasında; egzersiz yapmak, stresi engellemek, iyi uyumak, kahveyi azaltmak, vitamin ve mineral açısından zengin beslenmek gibi yararlı alışkanlıklar yer almaktadır. Son zamanlarda yapılan birçok araştırma ise bağırsak floramızda bulunan probiyotik mikroorganizmaların bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olabileceğini göstermektedir. İşte probiyotik mikroorganizmaların bağışıklık sistemi üzerindeki etkiler.
Probiyotik mikroorganizmaların bağışıklık sistemine etkileri
Bağırsaklarımızda bir flora yani bakteri topluluğu bulunmaktadır. Bağırsak florasına mikrobiyota da denmektedir. Bu mikrobiyotada dost, zararlı ve nötr bakteriler yer almaktadır. Bağırsak florasında bulunan bakterilerin sayısı vücudumuzdaki hücrelerin sayısından daha fazladır. Vücudumuzda yer alan bakterilerin büyük bir kısmı ise bağırsak floramızda yer alır. Bağırsak floramızda bulunan dost bakterilerin kaderi, birçok durumdan etkilenmektedir. Bunlara örnek olarak alkol ve sigara kullanmak, spor yapmamak, strese maruz kalmak, yüksek şekerli beslenmek, lif açısından zengin beslenmemek verilebilir.
Son zamanlarda yapılan birçok araştırma, bağırsak floramızda bulunan dost bakteri sayısının sadece sindirim sistemi ile ilgili değil, bağışıklık sistemi ile de bağlantılı olabileceğini göstermektedir. Bu durumda önemli olan floramızda yer alan dost bakterileri; stres, kötü beslenme ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı gibi durumlar ile yok etmemek ve vücudumuzu savunmasız hale getirmememizdir. Bağırsak florası doğum sırasında bebeğin annenin vajinal kanalından geçerken aldığı bakteriler ile oluşmaktadır. Yani bu flora ilk olarak doğum sırasında oluşmaya başlar. Sezaryen doğum ile dünyaya gelen bebekler bakteriler ile karşılaşmadıkları için bağırsak floralarında dengesizlikler meydana gelebilir. Buradan sonra önemli olan süreç bağırsak florası için faydalı adımlar atabilmektedir. Emzirme döneminde anne sütü ile beslenmek, bilinçsiz antibiyotik kullanmamak ve sağlıklı beslenmek gibi önemli adımlarla bağırsak florasındaki dost bakterilerin nüfusu desteklenmelidir.
Bu doğrultuda bağışıklık sistemimizin enfeksiyona sebep olan mantar, virüs ve bakterilerden bizi koruduğunu ve probiyotik mikroorganizmaların bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı olabileceklerini düşündüğümüzde, bağırsak floramıza yaptığımız her yatırım genel sağlığımıza yaptığımız yatırım anlamını taşımaktadır. Zayıflayan bağışıklık sistemi yorgunluk, sık gerçekleşen iltihaplanma, grip, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, alerji gibi belirtileri de beraberinde getirebilmektedir.