Spor ve Probiyotik İlişkisi… Spor Yaparken Probiyotik Kullanmak Faydalı Mıdır?
Bağırsaklarımızda genel sağlığımızda rol sahibi olan mikroorganizmalar bulunmaktadır. Bu mikroorganizmalar 100 trilyon civarındadır. Ve toplam 2- 3 kg ağırlığa sahiptirler. Bu da vücudumuzun %1- 3 arası ağırlığının bu mikroorganizmalardan oluştuğunu göstermektedir. Bu mikroorganizma topluluğuna ise bağırsak mikrobiyotası veya bağırsak florası denmektedir. Bağırsak miktrobiyatası genellikle kolonda bulunan bakterilerden oluşmaktadır. Fakat toplulukta protozoaların, mantarların ve virüslerin de önemi büyüktür. Günümüzde bağırsak mikrobiyotamızın genel sağlığımızı nasıl etkilediği konusunda birçok araştırma yapılmaya devam etmektedir. Bu araştırmalar sonucunda çıkan bulgular bağırsak mikrobiyotamızın lif sindirimi, vitamin üretimi ve bağışıklık sistemi gibi durumları etkilediği yönündedir. Peki bu toplulukta yer alan dost bakteriler ile sporun ilişkisi ne boyuttadır? Gelin detaylı bir şekilde bakalım.
Probiyotik ve sporcu ilişkisi
Bu araştırmalar arasında spor, sporcu ve bağırsak bakterileri ilişkisi de yer almaktadır. İyi antrenman, yeterli uyku, beslenme ve olumlu yaşam tarzı değişiklikleri sonucunda dirençli ve yüksek performanslı bünye ile daha sağlıklı bir bağırsak topluluğu sağlanabilir. Bununla birlikte bağırsak florası egzersiz esnasında enerji tüketimi, metabolizma, enflamatuar yanıtlar ve hücresel hasar durumlarını kontrol etmede etkili olabilir. Özellikle maraton gibi ağır antrenmanların bulunduğu spor türlerinde ciddi gastrointestinal semptomlar yaşanabilmektedir. Bu da duygusal stres ve maksimum efor ile toksik bir kombinasyon haline gelmektedir. Bu semptomlar mide- bağırsak sorunları anlamına gelmektedir. Yüksek efor sarf edilen spor türleriyle uğraşan kişiler bu semptomlara aşinadır. Tüm bunların çerçevesinde bağırsak mikrobiyatasının atletik performansı, egzersizin de bu mikrobiyatayı etkilediğini söylemek mümkündür.
Diğer bir yandan dayanıklılık gerektiren spor türlerinde kemik yoğunluğu büyük öneme sahiptir. Bağırsak mikrobiyatasının hücresel haberciler ve kemik oluşumunda hormonal düzenleyiciyi olarak işlev gören bakteriyel metabolitleri etkilediği araştırmalar arasındandır. Bakteriyel metabolitlerin etkilenmesi ise bağışıklık sisteminin işlevini değiştirerek kemik kütlesi üzerinde etki sağlamaktadır.
Bağırsak mikrobiyotası bu kadar önemliyken, bağırsak mikrobiyatımıza yatırım yapmak oldukça önemli bir hal almaktadır. Bağırsak floramızda bulunan dost bakteriler açısından zengin beslenmemiz metabolizmamızın düzgün çalışmasını, bağışıklığımızın ve sindirimimizin desteklenmesini sağlar. Probiyotik bazlı gıdalara baktığımız zaman ise bitter çikolata, boza, şalgam, sirke, ayran, kefir, peynir ve yoğurt gibi gıdalar olduğunu görüyoruz. Bu besinler ile probiyotik alımı sağlanabileceği gibi doktor onayıyla probiyotik takviyeleri kullanmak da mümkündür. Birçok bakteri türü olduğu unutulmamalıdır. Bifidobakteri ve laktobasillus adlı bakteriler en sık görülenler arasındandır. Laktobasillus bakterileri karbonhidratları parçalayıp laktik asit yaparken, bifidobakteriler bifidus florası ile birlikte patojen hücreleri baskılar ve bağırsak duvarından çıkmasını engellerler. Ayrıca dost bakterilerimizin beslenmesi ve görevlerini yerine getirebilmeleri için diyet liflerinin yani prebiyotiklerin tüketimi de oldukça önemlidir. Prebiyotik besin kaynakları arasında ise muz, arpa, sarımsak, soğan, pırasa, bezelye ve baklagiller bulunmaktadır.
Sonuç olarak; bağırsak florası ve dost bakteriler sporcular için büyük önem taşımaktadır. Araştırmaların hala sürdüğü bu alan sağlıklı bir metabolizma, sindirim ve bağışıklık için büyük önem taşımaktadır.