Probiyotikler, yeterli miktarda olduklarında insan sağlığı için fazlasıyla yararlı olan ve bağırsaklarda yaşayan canlı mikroorganizmalardır. Özellikle son 30 yıl içerisinde yapılan bilimsel çalışmalar, probiyotiklerin önemiyle ilgili pek çok yeni bilgiyi ortaya çıkarmıştır. Araştırmalar, bağırsaklarımızda yaşayan bu dost bakterilerin; yararlı bakterileri artırarak, zararlı bakterileri azaltarak sindirim sisteminin düzenlenmesine ve bağışıklık sisteminin desteklenmesine yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır. Peki, probiyotikler insan sağlığı için böylesine faydalıyken; probiyotik içeren besinler veya gıda takviyeleri yoluyla probiyotik almak ne kadar güvenlidir? Probiyotik kavramı özellikle son yıllarda hayatımıza girdiği için, genelde herkesin aklını bu soru kurcalamaktadır. Ancak tarihe bakacak olursak, aslında insanlığın ilk günden beri bakteri kültürleri tarafından fermente edilen yiyecekleri tükettiğini ve bunların yararlarını bildiğini söyleyebiliriz. Ama yine de probiyotikler konusunda dikkat edilmesi gereken bazı noktalar olduğu da bir gerçektir.
Probiyotikler, vücudumuz için yararlı olan canlı dost bakterilerdir. Burada bilinmesi gereken şey ise bu dost bakterilerin bağırsağa canlı ulaşması gerektiğidir. Günümüzde bunu sağlayan kaplama teknolojisine sahip ürünler bulunmaktadır. Aksi durumda besinler ya da gıda takviyesi yoluyla alınan bu dost bakteriler, mide asidi ile karşılaşınca canlılıklarını sürdürememe riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Yani ne kadar canlı dost bakteri bağırsağımıza ulaşırsa sindirim ve bağışıklık sistemi de o kadar desteklenmiş olur.
Probiyotikler konusunda bir diğer merak edilen konu ise probiyotiklerin ne zaman kullanılması gerektiğidir. Kişinin bağırsak mikrobiyotası, beslenme şekline göre belirlenir. Sağlıklı bir insan dengeli, düzenli ve bitkisel ağırlıklı besleniyorsa bağırsak mikrobiyotası da aynı şekilde sağlıklı olabilir. Çünkü sebze, meyve ve baklagiller bakımından zengin bir beslenme, bağırsak mikrobiyotasının doğal dengesinde olmasına yardımcı olur.
Ancak hayvansal protein ve yağlar bakımından zengin bir beslenme tarzı, yetersiz lif tüketimi, antibiyotik kullanımı, yaş, stres, kötü beslenme, sindirim problemleri, bağışıklık durumu gibi bazı etmenler kişinin kötü bakterilere karşı direncinin azalmasına neden olabilir. Tüm bunlar aynı zamanda bağırsak mikrobiyotasının dengesinin bozulmasına; dolayısıyla da bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açabilir. İşte böyle durumlarda, probiyotiklerin olumlu etkilerinden yararlanılabilir.
Günümüzde probiyotikler çeşitli sağlık problemleri ile mücadelede bir destekçi olarak kullanılabilmektedir. Ancak bu konuda bilinçli olmak ve doğru ürünleri tercih etmek konusunda mutlaka özenli davranmak gerekir.