Son yıllarda çokça gündemde olan serotonin hormonunun ne olduğunu ve ne işe yaradığını pek çoğumuz biliyoruz. Mutluluk hormonları arasında en bilineni olan serotonin, ilk olarak 1935 yılında Vittorio Erspamer tarafından keşfedilmiş ve uzun yıllar boyunca üzerine yapılan bilimsel çalışmalarla, hakkında birçok bilgi edinilmiştir. Peki, kısaca tanımlamak gerekirse serotonin nedir? Serotonin, beynin değişik parçalarının birbirleriyle iletişim kurmasında görev yapan önemli bir kimyasaldır. Bu nedenle serotonin düzeylerinin az veya çok olması depresyon, anksiyete, ağrıya duyarlılık gibi durumlar üzerinde direkt olarak etkili olmaktadır.
İşte serotoninin direkt olarak ruh sağlığımız üzerinde etkisi olduğu için, uzun yıllar boyunca beyinde salgılanan bir hormon olduğu düşünülüyordu. Ama son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, bu önemli kimyasalın yaklaşık olarak %5’inin beyinde, geri kalanının ise bağırsak mukozası ve kan hücrelerinde bulunduğunu ortaya koydu. Bu önemli keşifle hayatımıza giren serotonin bağırsak ilişkisi, bugün de birçok araştırmanın konusu olmaya devam ediyor. Çünkü bu önemli bilgi, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavisiyle ilgili yeni yöntemlerin geliştirilmesini sağlayabilir.
Mutsuzluk veya depresyon dendiğinde doğal olarak ilk akla gelen şey, mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin azlığı oluyor. Serotoninin yaklaşık olarak %5’ini beyin salgılarken geri kalan büyük kısmını ise bağırsaklarda bulunan yararlı bakteriler; yani probiyotikler salgılıyor. Bağırsaklarımızın ikinci beyin görevi gördüğünü kanıtlayan araştırmalarla birlikte bu önemli bilgi, bağırsak sağlığının sadece fiziksel değil ruhsal sağlığımız açısından da oldukça önemli olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla fiziksel sağlığımız için de ruhsal sağlığımız için de bağırsak sağlığını korumamız; yani sağlıklı bir beslenme düzeni benimsememiz şart.
Aşırı şekerli gıdalar, genetiğine müdahale edilmiş gıdalar, paketli gıdalar, gazlı içecekler vb., bağırsak sağlığını ciddi şekilde tehdit eden besinler arasında yer alıyor. Bu gıdaları tüketerek sadece sindirim sistemi sağlığımızı riske atmıyoruz; ruh sağlığımızın da kötüye gitmesine ortam hazırlamış oluyoruz. Çünkü bu zararlı gıdalarla birlikte içeriklerinde bulunan katkı maddeleri, zararlı bakterilerin vücudumuza girmesine; bunun sonucu olarak da bağırsaklarımızdaki bakteri dengesinin bozulmasına neden oluyor. Bakteri dengesinin bozulması, önce bağırsak sağlığımızın bozulmasına; yani çeşitli bağırsak rahatsızlıklarına, sonra da ruhsal sağlığımızın zarar görmesine yol açıyor. Yani aslında ne kadar sağlıklı beslenirsek; o kadar sağlıklı ve o kadar mutlu hissediyoruz!
Elbette depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların başka nedenleri de var. Dolayısıyla, sadece beslenme ile bütün hastalıkların tedavi edilebileceğini söylemek yanlış olur. Ancak serotonin- bağırsak ilişkisi üzerine yapılan bilimsel çalışmaların; birçok hastalığın iyileştirilmesine uzun vadede yardımcı olacağı kesin. Bu nedenle keşfedilen yeni bilgileri dikkate almakta da fayda var…