Birçok anne ve baba çocuğuyla yeteri kadar zaman geçiremediğini düşünüyor. Buna ek olarak anne ve babaların birçoğu da geçirilen bu vaktin yeteri kadar kaliteli olmamasından yakınıyor. Sonuç olarak bu durumların beraberinde getirdiği stres ile birlikte çocukla zaman geçirmek bir zorunluluk halini alabiliyor. Anne ve babalar çocuklarıyla vakit geçirememekten ve kaliteli vakit geçirememekten dolayı suçluluk duygusu yaşayabiliyor. Peki bu, neden böyle? Aslında bu suçluluk duygusunun altında ‘’Çocukla ne kadar fazla vakit geçirilirse, o kadar fazla gelişir’’ duygusu yatıyor. Fakat araştırmalar bunun tam tersini söylüyor. 3- 11 yaş arası çocukları inceleyen bir araştırmada çocukla çok vakit geçirmenin davranışlarında, duygusal sağlığında ve akademik başarısında gözle görülür bir etkisi olmadığını gösteriyor. Aksine bunun bir zorunluluk adı altında yapılması, ebeveynin de kendisini gergin ve suçlu hissetmesine neden oluyor. Bu durum, benzer şekilde çocuğu da negatif etkiliyor. Ancak söz konusu kaliteli zaman geçirmekse durum bundan bir hayli farklı. Çünkü kaliteli vakit geçirmek aslında birlikte uzun zaman geçirmek anlamını taşımıyor. Kaliteli zaman geçirmek, birlikte geçen sürenin dolu bir şekilde geçirilmesi ve çocuğun bu süre içerisinde aile sevgisini tatması anlamına geliyor. Peki çocuğunuzla geçireceğiniz zamanı onun için kaliteli hale nasıl getirebilirsiniz? İşte cevapları…
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi kaliteli zaman geçirmek aslında birlikte uzun süre geçirmek anlamını taşımıyor. Bu yüzden çocuğunuzla geçirdiğiniz zamanda ona odaklanın, gözlerinin içine bakın, bedenen ve ruhen orada olun. Cep telefonunuzla, televizyonla veya başka şeylerle uğraşmayın. Siz bunları yaparken çocuğunuzun fark etmediğini düşünüyor olabilirsiniz; fakat o her şeyin farkında.
Kaliteli zaman geçirirken dikkat edilmesi gereken diğer önemli durum ”onun için” değil ”birlikte” bir şeyler yapabilmektir. Sizin için olağan bir işi birlikte yaparak kaliteli vakit geçirebilirsiniz. Bu durum çocuğunuzun hem eğlenmesini hem öğrenmesini hem de özgüveninin artmasını destekler. Bu iş herhangi bir iş olabilir. Beraber bir masa tamir edebilirsiniz veya mutfakta bir işi paylaşabilirsiniz. Bu sayede çocuğunuz sorumluluk duygusunu tadar, iş bölümü yapmayı ve yeni şeyleri öğrenir. Onun için tüm bu süreci daha da keyifli kılmak adına, bir taraftan da yaptığınız işi anlatabilirsiniz. Bu süreçte çocuğunuzun yaptığı hatalara vereceğiniz tepkilerin çok önemli olduğunu da unutmayın.
Hayal gücünü geliştirecek adımlar atın. Örneğin birlikte kitap okuyun. Önce siz ona okuyun, sonra da o size. Böylece topluluk karşısına çıkmanın bebek adımlarını atın. Daha sonrasında kitaptaki karakterler hakkında konuşun. Karakterlerin kişilikleri ve görünüşleri hakkında muhabbet edin.
Dedik ya birlikte kaliteli vakit geçirmek sadece uzun saatler birlikte olmak değildir. Çocuğunuzun duygusal gelişiminde söylediğiniz bir sözcüğün veya bir sarılmanın büyük etkisi vardır. İşten eve gelmiş olabilirsiniz ve hiçbir şey yapacak haliniz olmayabilir. Fakat bu durumlarda onu öpmek, içten bir sarılış, gerçekten içten gelen birkaç cümle hem siz hem de onun için büyük öneme sahiptir. Diğer bir yandan bunu bir oyun ve alışkanlık haline bile getirebilirsiniz. Çocuğunuzun beslenme çantasına veya defterlerinin arasına onu ne kadar sevdiğinizle alakalı küçük notlar bırakabilirsiniz.
Yukarıdaki maddede bahsedilen ‘’Onun için değil, birlikte bir şeyler yapın’’ cümlesi yanlış anlaşılmamalıdır. Burada söylenilmek istenen çocuğunuzun üzerinde yük yaratmamanızdır. Yoksa ona dahil olmak ve onun iletişim kanalına girmek en mühim konudur. Örneğin çocuğunuz normal bir oyun veya bir bilgisayar oyunu oynuyorsa kullandığı terimsel bir sözcüğü bilmek, oyunun konusuna hâkim olmak onun iletişim kanalına girmek, ona değer verdiğinizi göstermek için mükemmel bir fırsattır. Bu oyunların birlikte oynanıp tatlı bir rekabetin yaratılması da anne- baba figürünün aynı zamanda insan demek olduğunu anlamak için de mükemmel bir fırsattır.
Gün içinde birlikte yenilen yemekler paylaşım için muhteşem zamanlardır. Bu yüzden en az bir öğün beraber yenmeye özen gösterilmelidir. Bu süreçte endişeler, mutluluklar ve üzüntüler paylaşılır. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler paylaştıkça azalır sözü unutulmamalıdır. Bunun dışında çocuğunuzla mümkün olduğunca muhabbet etmeye çalışın. Kendinizi anlatmanız veya onun gününü dinlemeniz çocuğunuzun açık iletişim kültürünün gelişimini sağlar. Ayrıca unutmayın ki çocuğunuzun dünyaya olan bakış açısı bu dünyayı tam anlamıyla deneyimlemediği için tertemiz ve saftır. Bu sohbet iki taraf için de müthiş keyif vericidir.