Küresel iklim krizinin etkileri günlük yaşantımızda kendini hissettiriyor. Mevsim normallerinden farklı ilerleyen sıcaklıklar, fiziksel olarak mevsime uyum sağlamamızı giderek zorlaştırıyor. Gün içinde 20 derecenin üzerine çıkan hava sıcaklığı, güneşin batışıyla bir anda 6 – 7 derecelere düşebiliyor. Bu hızlı değişiklikler fiziksel olarak bizi etkiliyor ve bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor. Mevsimsel hastalık olarak kabul edilen birçok hastalık, bu dönemlerde çok hızlı bir şekilde yayılabiliyor. Biraz dikkatle hem hastalıklardan korunmak hem de sıcaklık değişiminin olumsuz etkilerinden kurtulmak mümkün. Bu döneme özel alacağınız bazı tedbirler ile yaşam kalitenizi koruyabilirsiniz.
Havaların değişmesi ile birlikte, çoğumuz kıyafetlerimizi yeni mevsime göre değiştirme eğilimi gösteririz. Havaların ısınmasıyla birlikte hemen ince kumaşlara, soğumasıyla da kalın kıyafetlere yöneliyoruz. Oysa gün içinde yaşanan bu ani sıcaklık değişimleri daha esnek bir tarz gerektiriyor. Bu tarz sayesinde sıcaklık dalgalanmalarından daha az etkilenmeniz mümkün. Sabah ve akşam saatlerinin soğuğundan korunmak için ince birkaç kat giyinmeyi deneyebilirsiniz. Böylece gün ortasında artan sıcaklıklarda ve iç mekanlarda terleten giysileri çıkarabilir, hava soğuduğunda ise tekrar giyebilirsiniz.
Vücut tarafından üretilemeyen ve depolanamayan C vitamini bu mevsimin kahramanlarından. Depolanamadığı için düzenli olarak almanız gereken C vitaminini, bu dönemde birden fazla kaynaktan karşılamanız gerekebilir. Turunçgiller dışında beslenme düzenine ekleyeceğiniz yeşil yapraklı sebzeler alternatif kaynaklar olabilir. Vücuda verimli bir şekilde fayda sağlayabilmesi için, sebze ve meyveleri çiğ olarak tüketmeniz tavsiye edilir.
Hava sıcaklığının hızlı düşüşüne eşlik eden nem kaybı, virüslerin etkisini artırarak bağışıklık sistemimizi zorlar. En çok karşılaşılan virüs türlerinden olan solunum sistemi virüsleri, vücuda ilk temas ettiklerinde genellikle burun ve boğaz enfeksiyonuna yol açarak çoğalırlar. Boyun bölgenizi sıcak tutarak vücut ısınızı yüksek tutabilirsiniz. Böylece vücudunuzun savunma mekanizması da desteklenmiş olur. Kıyafetlerinize ek olarak fazla terletmeyen bir atkı veya fular kullanmak boğaz enfeksiyonlarına karşı en etkili silahınız olabilir.
Artan sıvı alımı ani sıcaklık değişimlerine karşı vücudun savunma mekanizmasını kuvvetlendirir. Günlük su tüketiminizi artırmanın yanı sıra, bitki çaylarını ve sebze çorbalarını daha sık tüketmek sağlığınıza pozitif bir etki yapacaktır. Özellikle baharatlarla zenginleştirilen çorbalar, sindirim sisteminizi de rahatlatarak hazım kolaylığı sağlar.
Mevsim geçişleri ve ani sıcaklık değişimleri etkisini bağışıklık sistemi üzerinde gösterir. Hazırlıksız yakalanan vücudunuzu mevsiminde olduğumuz ürünlerle beslenerek güçlendirebilirsiniz. Örneğin, mineral ve vitamin bakımından zengin bir beslenme için daha renkli beslenebilirsiniz. Antioksidan zengini kırmızı ve mor gıdalara bu dönemde yer açın. Buğday içeren yiyecekler yerine folat, magnezyum ve demir açısından zengin tahılları tercih edebilirsiniz.
Elbette bağışıklık sistemini güçlendirerek dengede tutmak için sadece mevsime uygun beslenmek yeterli değil. Bağırsaklarda yaşayan yararlı bakterilerin sayısını artırarak hastalıklara karşı bir kalkan oluşturmak gerekli. Özellikle geçiş dönemlerinde fermente gıdalara yönelebilir, besin desteklerinden yardım alabilirsiniz. Yiyeceklerden alabileceğinizden daha fazla probiyotik içeren destekler, lif ve vitamin içeriği ile bağışıklık sisteminizi dengede tutmaya yardımcı olur.
Havanın sıcaklığında yaşanan değişimler gibi, gece ve gündüz süresi de mevsime göre değişir. Mevsim geçişlerinde sıcaklık farkına ek olarak günler kısalır, geceler uzar. Üstelik havanın erken kararması ile evde geçirilen zaman artar. Bu aylarda gün içinde şekerlemeler yapmak vücudunuza destek olur. Bununla birlikte, gece uykusu için en az 7 – 8 saat ayırmanız gerektiğini unutmamalısınız.