Mevsimsel Gribe Karşı Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Hazırlamalıyız?
Grip genellikle yıl içerisinde sonbahar sonu, kış ve ilkbahar başına kadar sıkça görülen bir hastalık türüdür. Bu hastalığın kaynağı influenza virüsüdür. Her yıl birçok kişi grip hastalığını yaşamaktadır. Grip yaşayan kişilerde ateş, ishal, nadiren kusma, şiddetli halsizlik, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, burun akıntısı ve tıkanıklığı, boğaz ağrısı, kuru öksürük ve titreme gibi belirtiler ortaya çıkar. Genellikle hapşırma, konuşma ve öksürme esnasında yayılan damlacıklar ile yayılan bu hastalık için alınabilecek önlemler bulunmaktadır. İşte mevsimsel gribe karşı bağışıklık sistemi için alınabilecek önlemler!
Mevsimsel gribe karşı bağışıklık sisteminizi hazırlayın!
Mevsimsel gribin yaşandığı aylarda birçok farklı etmen bağışıklık sistemini tehdit etmektedir. İşte mevsimsel gribe karşı alınabilecek önlemler:
- Her şeyden önce grip virüsünün konuşma, hapşırma ve öksürme sonucu yayılan damlalar ile kişiyi etkileyebileceği unutulmamalıdır. Bu damlacıkların içinde milyonlarca bakteri bulunmaktadır. Bu yüzden bu virüse sahip kişilerle 1- 2 metre mesafe ile iletişim kurulmalıdır.
- Damlacıkların sadece iletişim esnasında değil yüzeylerde de olduğunun farkına varılmalıdır. Bu yüzden grip virüsü riski bulunan yüzeylere temas edilmemeli, temas ediliyorsa eller ağız, burun veya göze sürülmemelidir. Daha sonrasında eller mutlaka ama mutlaka yıkanmalıdır.
- Hijyen hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Fakat mevsimsel gribin hüküm sürdüğü aylarda hijyene daha fazla önem verilmelidir.
- Mümkün olduğunca kalabalık ortamlarda bulunulmamalıdır.
- Güne yeterli ve sağlıklı bir kahvaltı ile başlamak vitamin ve mineral alımını arttırarak bağışıklık sistemini kuvvetlendirecektir.
- Haftada 3- 4 defa 30- 60 dakika arası spor yapmak vücuda zararlı olmayan mikro hasarlar vererek bağışıklık sistemi hücrelerini aktive edecektir.
- Havalar soğumaya başladığı zaman birçok kişi yeterli oranda su tüketmemektedir. Bunun yerine çay ve kahve gibi içecekler içilmektedir. Fakat kahve, çay ve türevi içeceklerin suyun yerini tutmadığı unutulmamalıdır. Hatta çay ve kahve gibi içecekler vitamin ve mineral alımını baskılarken emilimi de azaltmaktadır. Bu yüzden vücuttaki her bir organın, sistemin ve hücrenin doğru bir şekilde çalışabilmesi için günlük tüketilmesi gereken su miktarı tüketilmelidir.
- Çeşitli meyve ve sebzeler tüketmek vitamin ve mineral alımı sağlar. Bununla birlikte bağırsak florası bağışıklık sistemi ile güçlü bir ilişkiye sahiptir. Bağırsaklarımızda bulunan dost bakterilerin üremesini sağlayan prebiyotikler ise meyve ve sebzelerde bolca bulunmaktadır.
- Haftada 2 kez balık tüketmek Omega- 3 alımı sağlayarak bağışıklığı kuvvetlendirmektedir.
- Grip tedavisinde birçok kişi bilinçsiz bir şekilde antibiyotik ilaç kullanmaktadır. Fakat doktor önerisi olmadan bilinçsiz bir şekilde antibiyotik ilaç kullanmak bağırsak florasını olumsuz yönde etkileyecektir.
- İyi bir bağışıklığın altın anahtarı yeterli ve kaliteli uykudur. Yeterli ve kaliteli bir şekilde uyunursa vücut stres yaşamaz, bağışıklık zayıflamaz ve vücut yeniden yapılanır.
- Stres yaratan durumlardan, kişilerden ve olaylardan uzak durulmalıdır. Kısa süreli stres vücut için yararlıyken uzun süreli stres bağışıklığı baskılayacaktır.
- Mevsimsel gribin hüküm sürdüğü aylarda C vitamini, D vitamini ve çinko gibi gıdalar açısından zengin beslenilmelidir.
- Kış ayları boyunca giyim tarzı mevsime uygun olmalıdır. Kapalı ve sıcak bir ortama girildiğinde üzerimizdeki kalın kıyafetler çıkartılmalıdır. Lüzumsuz yere terlemek hastalığa davetiye çıkarmaktır.
- Son zamanlarda yapılan birçok araştırma bağırsaklarımızda bulunan dost bakterilerin sayısının güçlü bir bağışıklık ile alakalı olabileceğini göstermektedir. Bu yüzden doktor önerisiyle probiyotik takviyeleri kullanılabilir. Fakat probiyotikler, ısı, sıcaklık, basınç gibi fizyolojik faktörlerden çok çabuk etkilenen hassas mikroorganizmalardır. Dolayısıyla, bir ürünün içeriğinde bulunan probiyotik çeşidi kadar bağırsağa ulaşabilen canlı bakteri sayısının da önemi vardır. Bu nedenle, seçilecek probiyotik ürününün üretim teknolojisi ve kaplama metodu, dikkat edilmesi gereken en önemli noktadır. Aksi takdirde, probiyotikler mide asidinden hasar almadan geçemez, bağırsağa ulaşamaz ve yeterli derecede etki gösteremezler.