Maskesiz Sosyal Hayatın Toplumsal Etkileri
2020 yılında ortaya çıkan koronavirüs pandemisi, tüm dünyayı etkiledi ve insan hayatında birçok değişikliğe sebep oldu. Bu değişikliklerden biri, COVID-19’dan korunmak ve salgının yayılmasını engellemek için zorunlu maske kullanılmasıydı. Bir başka büyük değişiklik ise sosyal hayatın neredeyse durma noktasına gelmesiydi. Sokağa çıkma yasaklarının uygulanması, kafe ve restoran gibi toplu vakit geçirilen yerlerin kapatılması, kalabalık oluşturabilecek her aktiviteye kısıtlama getirilmesi buna örnek olarak verilebilir. Maskelerin kullanıldığı ve sosyal hayatın asgari düzeye indiği bu dönemden sonra salgının gerilemesiyle maske kullanım zorunluluğu ortadan kalktı. Bu zorunluluğun kaldırılmasının bazı etkileri oldu. İşte maskesiz sosyal hayatın toplumsal etkileri!
1. Maskeyi Çıkarmakta Zorlananlar Oldu
Uzun süreli maske kullanımından sonra maskesini çıkarmakta zorlanan kişiler oldu. Gerek maske kullanmanın alışkanlık hâline gelmesi, gerek hastalığın tamamen ortadan kalkmaması, bazı kişilerin maske kullanmaya devam etmesine neden oldu. Hastalığın hızlı yayılıyor olması ve bulaşma korkusu da hâlâ birçok kişinin maskeyi hayatından çıkarmasını engelliyor.
2. Yaz Sıcaklarında İnsanların Daha Konforlu Hissetmesini Sağladı
Maske kullanımı, havanın sıcak olması nedeniyle özellikle yaz aylarında insanları daha çok zorladı. Bu nedenle maske zorunluluğunun havalar ısınırken kaldırılması, insanların yaz aylarında daha rahat ve konforlu hissetmesini sağladı. Maskeyi çıkarmakta zorlananlar olsa da toplumun büyük çoğunluğu maskeyle çok hızlı bir şekilde vedalaşarak pandemi öncesi döneme hızlı bir geçiş yaptı.
3. Düğünler Eski Hâline Döndü
Kısıtlamaların olduğu süreçte bir dönem düğünler yasaklandı ve sınırlı sayıda katılımcıyla yalnızca nikâh töreni yapılmasına izin verildi. Maske zorunluluğunun ve kısıtlamaların kaldırılmasının ardından büyük bir düğün yoğunluğu yaşandı. Pandemi sürecinde evlenip düğününü süreç sonrasına erteleyenler ve yeni evlenenler, hızla düğün yaptılar. Düğünlerde maske takma zorunluluğu da kalktığı için birçok kişi COVID-19 öncesine döndü. Yemekler, danslar ve takı törenleri; insanlar arasındaki mesafeyi bir nebze ortadan kaldırdı. Ancak tedbiri elden bırakmak istemeyen pek çok kişi, düğünlerde de maskesini takmayı ihmal etmedi.
4. Turizm Canlandı
Salgının yoğun olduğu dönemlerde durma noktasına gelen sektörlerden biri de turizmdi. Maske zorunluluğunun sona ermesinin ardından turizmde hareketlikler yaşandı. Uzun süre evde kalmaktan sıkılan ve hayatına değişiklik katmak isteyenler, tatile gitmeye karar verdi. Ancak pandemi nedeniyle insanlar kalabalık otellere gitmek yerine kamp ve karavan tatilini tercih etti. Otellere yönelenler ise mümkün olduğunca sosyal mesafeye dikkat etti ve maske kullanımını sürdürdü. Tabii maske yasağının kalkmasıyla tatilin tadını doyasıya çıkaranlar da oldu.
5. Konser, Tiyatro, Sergi Gibi Etkinlikler Yoğun İlgiyle Karşılandı
Pandemi döneminde sanal sergi gezileri ve çevrim içi konserler oldukça yaygındı. Evde kalmaktan sıkılanların kaliteli vakit geçirmesi için düzenlenen bu etkinlikler, kısıtlamalar sonrası hızla normale döndü. İnsanlar, maske takmamanın da verdiği rahatlıkla bu tür aktivitelere yoğun ilgi gösterdi. Kalabalık ve özellikle kapalı ortamlardaki etkinliklerde toplumsal kaygı kendini gösterse de hijyen ürünlerinin desteğiyle pandemi dönemine göre daha aktif bir döneme geçildi.
6. Bayramlarda Herkes Bir Araya Geldi
Salgını kontrol altına almak amacıyla bir dönem millî bayram kutlamaları iptal edilirken dini bayramlarda da evden çıkma yasakları getirildi. Bu sürecin ardından maskeleri çıkaran insanlar; uzun süre ayrı kaldıkları yakınlarıyla görüşmeye, bayramlarda bir araya gelmeye başladılar. Maskeli dönemde sosyal mesafeye dikkat edilirken maske zorunluluğunun kalkması ile tekrar sevdiklerine sarıldılar ve onlarla daha uzun vakit geçirdiler. Millî bayramlar da maskesiz kutlanmaya başladı.
Birlikte vakit geçirmeye ve sosyalliğe önem veren toplumumuzda maske ve mesafe kuralları birçok kişiyi başlangıçta zorlamıştı. Kuralların kaldırılmasıyla büyük ölçüde sosyal hayat eski hâline dönse de bu dönemin toplumsal bazı değişikliklere de sebep olduğu söylenebilir. Toplumda el yıkama ve hijyen alışkanlığı önem kazanırken virüslere karşı koruma sağlayan dezenfektan, kolonya gibi ürünlerin kullanımı günlük rutin hâline geldi. Her ne kadar maske kullanma zorunluluğu kalksa da insanlar kafe, sinema, alışveriş merkezi gibi kalabalık ortamlarda eskisine göre daha temkinli davranmaya başladı. Salgın öncesi çok dikkat edilmeyen sosyal mesafe, toplumsal norm olarak yaygın bir kabul gördü. Online eğitim sonrası yüz yüze eğitime başlayan birçok öğrenci, öğrenme sorunları yaşadı ve okula dönüş sürecine uyum sağlamada zorlandı. Tüm bu süreçte yaşananlar, yeni normali toplumun vazgeçilmez bir parçası hâline getirdi.