Kan Şekeri Kontrolünde Yeni Bir Yaklaşım: Probiyotikler
İlk insanların günümüz modern insanından 10 kat daha fazla bitki çeşidi ile beslendiği düşünülmektedir. Bu onların 10 kat daha fazla antioksidan, 50 kat daha fazla omega-3 yağ asidi ile beslendiklerini göstermektedir. Bundan daha da önemlisi onların milyonlarca kat daha fazla sayıda bakteri ve mantarı da besinlerle birlikte almış olmalarıdır.
Organizmanın akut ve/veya kronik hastalıklara karşı mücadelesinde; kalın bağırsaklar ve içerdiği flora önemli rol oynamaktadır.
Bağırsak Mikrobiyotası ve Diyabet Riski
Diyetleri çoğunlukla rafine edilmiş, pişirilmiş, dondurulmuş ve aşırı nişastalı ürünlerden oluşan günümüz modern insanı; diyabetin de yer aldığı akut ve kronik birçok hastalık için yüksek risk altındadır.
Beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler, fiziksel aktivite yetersizliği, stres, genetik yatkınlık ve immünite bozuklukları bağırsak mikrobiyotasının bileşiminin, yapısının ve mikrobiyotadaki bakteri oranlarının değişmesine neden olarak diyabet gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır.
Probiyotiklerin Diyabetteki Rolü
Mikrobiyotanın diyabet ve benzeri hastalıkların patogenezindeki yerinin anlaşılmasını takiben, bu hastalıklardan korunmada ve tedavilerinde bağırsak mikrobiyota bileşimini eski haline getirmek için prebiyotik ve probiyotik kullanımı başta olmak üzere mikrobiyota hedefli ajanların kullanımı gündeme gelmiştir.
Uzun süreli kan şekeri yüksekliği ile kendini gösteren diyabet hastalığı ile bağırsak mikrobiyotası arasında ilişki olduğu çalışmalarla gösterilmiştir.
Probiyotikler organizmadaki patojen kolonizasyonları inhibe ederek, bağırsak mikrobiyota popülasyonlarının modülasyonu ve çeşitliliğini sağlayarak; yağ kütlesi birikimi ve kolesterolü, bağırsak geçirgenliğini, metabolik endotoksemiyi ve proinflamatuvar sitokinleri azaltırken, antiinflamatuvar sitokinleri, glukoz toleransı ile insülin duyarlılığını da artırmaktadır.
acidophilus ve B. lactis suşlarının diyabetteki etkilerinin incelendiği çalışmalarda, bu suşların hastalarda açlık kan şekeri, fruktozamin, HbA1c, TNF-α, serum IL-6, CRP, resistin, malondialdehit, LDL ve total kolesterol seviyelerinde azalma sağladığı görülmüştür. Diyabette probiyotik kullanımının hem bifidobakterilerin sayısını artırdığı hem de intestinal geçirgenliğin azalmasını sağlayan adezyon proteinlerinin ekspresyonunu artırdığı gösterilmiştir.
Referanslar:
1.Ilkgul O. Modern tıpta prebiyotikler ve probiyotikler. Ulusal Cerrahi Dergisi. 2005; 21(1): 47-50. https://www.turkjsurg.com/full-text-pdf/98/tur
2.kamarli H. Pre-probiyotikler ve diyabet. Bes Diy Derg 2019;47(Özel Sayı):92-101. DOI: 10.33076/2019.BDD.1320.