Sonbaharın gelmesiyle beraber serin havalar da kapıda. Mevsim geçişlerinde ne yazık ki hastalıklar da kendini göstermeye başlıyor. Nezlesinden türlü türlü gribine sebep olan birçok virüs ve bakteri yeniden sahalara iniyor. Peki, yok mu bu hastalık yapıcılardan korunmanın bir yolu? Tabii ki var. Bulaşıcı hastalıklardan kaçınmak için almanız gereken belli başlı tedbirlere uyduğunuz sürece yüksek oranda hastalıklardan korunmuş olursunuz. Gelin, bu tedbirlerin neler olduğuna birlikte bakalım.
Bulaşıcı hastalıkların büyük çoğunluğunun hava ve solunum yoluyla bulaştığını biliyoruz. Bu sebeple kalabalık ve kapalı bir ortamda bulunmanız halinde tedbirli davranmalısınız. Birden fazla insanın bulunduğu ofis, sınıf gibi bir yerdeyseniz ortamı kısa aralıklarla mutlaka havalandırın. Dışarıdan gelen taze hava sayesinde oluşacak hava sirkülasyonu, olası mikrop partiküllerini uzaklaştıracağı için ortamınız daha güvenli olur.
İşin özü hastalık yapıcı virüs ve bakterilerle karşılaşmamaktan geçiyor. Herhangi bir yere/eşyaya sizden önce dokunan kişinin oraya hastalığa sebep olabilecek bir partikül bırakmış olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Bu ön kabulle davranışlarınızı planlarsanız kendinizi bulaşıcı hastalıklardan büyük oranda korumuş olursunuz. Ortak kullanımda olabilecek bardak, kaşık, çatal, havlu gibi nesneleri kendinize özel olarak kullanmanızda yarar var.
Bulaşıcı hastalıkların kökeni olan mikroorganizmaların vücudumuza girdikten sonra karşılaştıkları direnç, bağışıklık olarak adlandırılır. Beslenme alışkanlıklarınız bağışıklık sisteminizi destekler ya da zayıflatır. Bu sebeple en güçlü silahınız olan bağışıklık sisteminizi dengede tutacak, mevsim sebze ve meyvelerini bol bol tüketmeye özen gösterin. Bunun yanında çok çeşitli besin takviyelerinden de faydalanabilirsiniz.
Bulaşıcı hastalıklardan korunmada en önemli destekçimiz olan bağışıklık sistemi için olmazsa olmaz şartlardan biri de yeterli uyku. Vücudunuzun kendini tamir etme ve yeni güne hazırlama zamanı olarak düşünün ve mutlaka günlük uykunuzu alın.
Bulaşıcı hastalıklar kişiden kişiye temas yoluyla da çok hızlı yayılabilirler. Olay yeri inceleme temalı filmlerden duymaya alışık olduğunuz “Her temas bir iz bırakır” sözünü aklınızdan çıkarmayın. Eşyalara dokunmak, tokalaşmak, sarılmak gibi her türden yakın temasın böyle zamanlarda büyük bir risk teşkil ettiğini unutmayın.
Her ne kadar temastan kaçınsanız da günlük hayatta ellerinizi her şeyden sakınmanıza imkan yok. Elinizi ağzınıza, burnunuza veya gözünüze değdirdiğiniz zaman temasla bulaşan virüs ve bakteriler, vücuda giriş yolunu da bulmuş olurlar. Bu noktada ellerinizi sık sık yıkayarak veya el dezenfektanı kullanarak bulaşıcı hastalıkların önüne geçebilirsiniz.
Mikroorganizmalar kirli su ve toprakta da rahatça yaşarlar. Bu sebeple meyve ve sebzelerinizi güzelce temizledikten sonra tüketmek, bulaşıcı hastalıklardan korunmak için almanız gereken önlemlerden biri. Özellikle sebzelerinizi bol su ile yıkadıktan sonra saklamak, hem onların ömrünü uzatır hem de sizi hastalıklardan korur.
Su en önde gelen bulaş kaynaklarından bir tanesi. Tarih boyunca birçok bulaşıcı hastalığın kaynağının su olduğunu görebiliriz. Bu sebeple alacağınız en basit önlemlerden biri de içtiğiniz suyun temizliğine özen göstermek. Uzmanlar kaynağından emin olmadığınız bir suyu asla tüketmemenizi, yiyecek içecek hazırlığında bile kullanmamanızı öneriyor.
Kırgın ve yorgun hissediyorsanız bunun birçok sebebi olabilir elbette. Ancak böyle durumlarda kendi kendinize tanı koymak yerine bir hekimden yardım almanız hem sizin hem de etrafınızdaki insanlar için hayati önem taşır. Hastalığın kaynağına göre önerilecek tedbirler de değişiklik gösterir. Bunun için her zaman gerçek bir hekimden fikir almakta fayda var.
Bulaşıcı hastalıklar üzerinde geçmişten günümüze uygulanan en etkili tedavi olan aşılar şu sıralar sürekli gündemde. Konuyu uzmanlarından dinleyip bilgi sahibi olduktan sonra uygulatıp uygulatmamaya karar verebilirsiniz.